Meksika
hükümetinin benzin sübvansiyonunu iptal etme kararına karşı son günlerde
düzenlenen protestolarda çıkan çatışmalarda dört kişi ölür, onlarca kişi
yaralanır ve 1.000’den fazla kişi gözaltına alınırken, hükümet, Perşembe günü,
kararında ısrarlı olduğunu açıkladı.
Gasolinazo olarak
bilinen sübvansiyon kesintisi, gelecek yıl benzin fiyatlarında yüzde
20’lik bir artışa yol açacak. Meksika, başlıca petrol üreticisi ülkelerden biri
olmasına rağmen, işlenmiş petrolünün yarısından fazlasını ithal ediyor ve yerel
tüketiciler, galon başında 4 doların biraz altında bir bedel ödüyorlar ki bu
ABD’dekinden daha fazla. Benzin fiyatındaki artış, yoksul işçi sınıfını ve
köylülüğü daha da zor bir duruma sokacak şekilde, tortilla gibi temel tüketim
mallarının maliyetini şimdiden arttırmış durumda.
İçişleri
Bakanı Jose Antonio Meade, dün Radio Formula ile röportajında, “Geri adım yok”
dedi. Bir etkinlikte konuşan Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto ise “Protesto ve
yağmalama, gerçekte bir değişiklik getirmeyecek” dedi.
Pena,
Perşembe akşamı yayınlanan resmi bir videoda, “düşük fiyatları yapay olarak
sürdürmek, kaynakları en yoksul Meksikalılardan alıp zenginlere vermek anlamına
gelir.” biçiminde saçma bir iddiada bulundu. O, hükümet benzin sübvansiyonunun
kaldırılmasına karar vermemiş olsaydı, eğitime ve diğer sosyal programlarına
ayrılan fonlarda kesinti yapacaktı.” dedi.
Onun Meksika
halkına yönelik meydan okuması (“Ne yapardınız?”), sosyal medyada yaygın biçimde
eleştirildi.
Perşembe
günü, Hidalgo eyaletindeki Ixmiquilpan kentinde, birkaç bin kişinin katıldığı
bir gösteri sırasında polis ile çıkan çatışmalarda iki protestocu öldürülmüştü.
O gece, kuzeydeki Nueva Leon eyaletindeki sanayi kenti Monterrey’de şimdiye kadar
düzenlenmiş en büyük protestolardan birinde, 20.000 kişi yürüdü. Pazartesi
öğlen saatlerinde Mexico City’de planlanan gösteri, protesto hareketinin gücü
bakımından önemli bir test işlevi görecek.
Mexico
City’ye giden otoyollara barikatlar kuruldu ve ulaşım işçilerinin grevi, Quintana
Roo’da bulunan San Juan Del Rio kentini kapsayacak şekilde yayıldı. Bu greve, Monterrey’deki
yaklaşık 3.000 kamyon sürücüsü de katıldı.
Gösteriler,
protestocuların ABD Nogales’i geçen demiryolunu bloke ettikleri Meksika’nın
kuzey sınırı boyunca devam etti. Guetemala sınırı yakınlarında da protestolar
meydana geldi.
Gösteriler, genel
olarak, kısmen Üç Kral Bayramı nedeniyle, Perşembe günü daha sınırlı gibi
görünüyordu.
9.000
polisin Mexico City’deki ticaret merkezlerini tutması ve yağmanın yaygın olduğu
Mexico eyaletine 18.000 polisin konuşlandırılması ile birlikte, polis
varlığında son günlerde önemli bir artış görüldü. Ayrıca, Veracruz’a da federal
polis güçleri sevk edildi.
Perşembe
öğle saatlerinden itibaren, Veracruz’da 300, Chiapas’ta 139, Mexico eyaletinde
537, Nuevo Leon’da 182, Mexico City’de 106 ve başka yerlerde de onlarca kişi
gözaltına alındı. Chiapas’ta, tutuklananların yakınları, bir hapishaneyi
koruyan denizci askerlerle çatıştılar ve polis tarafından darp edilenlere tıbbi
yardım talep ettiler.
Şimdiye kadar Amerikalı işçiler arasında sempati doğuracağı korkusuyla
büyük ölçüde medya karartması uygulanan Gasolinazo protestoları, ABD egemen sınıfının
dikkatini çekmeye başlamış durumda. İstihbarat bağlantılı Stratfor web sitesi,
gösterilerin kendiliğinden olduğunu, “büyük ölçüde bölgesel kaldığı”nı ve “henüz
eşgüdümlü ulusal bir hareket biçiminde birleşmediği”ni yazdı. Stratfor, taksi,
kamyon ve otobüs sürücülerinin, “çeşitli eyaletlerde, gösterilere güç
sağlayacak” grevler çağrısında bulunduğunu belirtti.
Stratfor, “Şiddet
içeren gösterilerin kontrolden çıkması ve başka protestoları tetiklemesi
yönünde bir risk söz konusu. Yağmacılar benzin kamyonlarını kaçırmaya çalıştığı
için, tedarik kesintileri de yaşanabilir” uyarısında bulundu.
Amerikan ve
Meksika egemen sınıflarının “tedarik kesintileri” korkusu, Meksikalı ve Amerikalı
işçileri birleştirmenin stratejik gerekliliğini vurgulamaktadır. Meksika egemen
sınıfının, Ulusal Yenilenme Hareketi’nin (Morena) önderi ve Mexico City’nin
eski belediye başkanı Andres Manuel Lopez Obrador’un önderlik ettiği, giderek
öne çıkan bir kesimi, protesto hareketini, milliyetçilik/ulusalcılık ve sınıf
işbirliği zehirleriyle baltalamaya çalışıyor.
Obrador,
dün, “tüm Meksikalıların büyük ulusal dönüşüm görevinde bir araya gelmesi”
çağrısı yaptığı yeni bir Youtube mesajı yayınladı. Bu mesaja göre, “Meksika’nın
yeniden doğuşu”, yalnızca, kendisinin 2018 seçimlerinde başkan seçilmesiyle
gerçekleşecekti.
Sınıfsal
bölünmeyle değil ama “uzlaşma” yoluyla sağlanacak “yeni bir ulusal proje”
çağrısı yapan Obrador, “2018’de değişim için fırsat olacak.” dedi.
Morena
yörüngesindeki Meksikalı sahte sol gruplar, “sol” bir söylemle ona arka
çıkıyorlar. Pablocu Sosyalist İşçi Hareketi (MTS), Obrador’un grevleri ve
protestoları sınırlama girişimlerini eleştirse de, “ulusal egemenliği savunma”
ve “ülkenin Trump hükümetine bağımlılığına son verme” çağrısı yaptığı bir
açıklama yayınladı. Açıklama, çeşitli sendikalara ve öğrenci gruplarına,
“ülkemizdeki mevcut durum”a çözüm bulacak “bir ulusal mücadele planı tartışmak üzere”
bir araya gelme çağrısı yapıyor.
Meksika toplumuna
egemen olan yoksulluğa ve eşitsizliğe ulusalcı bir perspektif temelinde çözüm
bulmak imkansızdır.
Meksika’nın bugün
Amerikan bankalarına ve şirketlerine 1910-1920 Meksika Devrimi öncesindeki
yıllardan çok daha fazla boyun eğmesi, basit bir şekilde onun önderlerinin
korkaklığından ötürü değildir. Hem şirket yanlısı hem de independista (bağımsızlıkçı) olan Stalinistler ile
sendikalar, işçi sınıfını milliyetçi/ulusalcı demagojiyle silahsızlandırarak ve
işçileri, burjuvazinin “ilerici” kesimini destekleme adına Meksika devletine
tabi kılarak, mevcut toplumsal felaketin önünü açmıştır.
Bu ulusalcı
program, teknolojinin ve ulaşımın Meksika ve ABD ekonomilerini her zamankinden
daha sıkı bir şekilde birbirine bağladığı günümüzdeki koşullar altında, haydi
haydi iflas etmiştir.
ABD Kongre
Araştırma Servisi’nin Kasım 2016’daki bir raporunda şunlar yazıyor: “Ticaretin
genişlemesi, dikey tedarik ilişkilerinin oluşumuna neden oldu… Amerika Birleşik
Devletleri’nde üretilen ve Meksika’ya ihraç edilen ara girdilerin akışı ve
nihai ürünlerin geri dönüşü, bir üretim alanı olarak ABD-Meksika sınırı
bölgesinin önemini büyük ölçüde arttırdı. Otomotiv, elektronik, elektrikli
aletler ve makine dahil ABD imalat sanayisinin tamamı, Meksikalı üreticilerin
yardımına dayanıyor.”
Üretim süreçlerinde
nesnel olarak birleşmiş, giderek artan oranda aynı ulusötesi sömürücüler ile
karşı karşıya olan ve sınırın her iki tarafında da sağcı oligarşik hükümetlerle
yüzleşen Meksikalı ve Amerikalı işçilerin yazgısı, ayrılmaz bir şekilde
birbirine bağlıdır. Sınırın her iki tarafındaki işçiler, bölünme tohumları ekme
yönündeki tüm girişimleri kesin bir şekilde reddetmeli ve bunun yerine, ABD
emperyalizmine ve Meksika kapitalist sınıfına karşı ortak bir mücadelede
birleşmelidirler. Bu mücadelenin bayrağı, Kuzey ve Güney Amerika Birleşik
Sosyalist Devleti uğruna mücadeledir.
07 Ocak 2017
-
Eric London / 7.8.2017
-
Andrea Lobo / 5.8.2017
-
Andrea Lobo / 29.7.2017