Sri Lanka’daki Sosyalist Eşitlik
Partisi (SEP), 10 Şubat’ta düzenlenecek yerel yönetim seçimlerinde adaylar
çıkarıyor. SEP, savaştan harap olmuş kuzeydeki Jaffna Yarımadası’nda bulunan
Kayts’ta, merkezi çay plantasyon bölgesindeki Hatton yakınındaki Ambagamuwa’da
ve Colombo’nun varoşlarındaki Kolonnawa’da bulunan üç yerel yönetim organı için
yapılacak seçimlere katılacak. Bu üç yerde, sırasıyla, 16, 24 ve 21 aday
gösterilecek.
SEP adayları, Devlet Başkanı
Maithripala Sirisena ve Başbakan Ranil Wickremesinghe hükümetinin saldırılarına
karşı giderek artan şekilde mücadeleye giren işçilerin, gençlerin ve
yoksulların gereksinim duyduğu uluslararası sosyalist program uğruna mücadele
edecekler. Biz, işçi sınıfını, kapitalist sınıfın Janatha Vimukthi Peramuna’yı
(JVP) ve çeşitli sahte sol grupları da kapsayan tüm hiziplerinden bağımsız bir
şekilde, bir işçi-köylü hükümeti uğruna mücadelede harekete geçirmek için
kampanya yürütüyoruz.
Seçimler, işçiler, kır yoksulları ve
gençlik arasında var olan ve adadaki patlayıcı toplumsal ve siyasi koşulları
vurgulayan hükümet karşıtı yaygın huzursuzluğun ortasında ilan edilmiştir. Bu
tür protestoların ve mücadelelerin olmadığı tek bir gün geçmiyor. Siyaset
kurumunun tüm partileri, gelişmekte olan bu hareketin kapitalist egemenliğe
meydan okumasını engellemeye ve onu yöneticilere etkisiz çağrılar yapmaya
yönlendirmeye kararlılar.
Temmuz ayında, Petroleum Corporation
işçilerinin grevi tüm ülkeyi etkiledi. Kasım’da, Hambantota Limanı işçilerinin
Aralık 2016’da işten çıkarmalara karşı gerçekleştirdikleri işgal yeniden
canlandı. On binlerce demiryolu ve posta işçisi ücret artışları talebiyle greve
giderken, plantasyon işçileri artan iş yüküne ve azalan gerçek ücretlere karşı
protestolar düzenlediler.
Doktorlar tarafından desteklenen
üniversite öğrencileri, eğitimin özelleştirilmesine karşı dokuz ay süren bir
boykot gerçekleştirdiler.
Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları’na
(LTTE) karşı 26 yıllık topluluksal savaş eliyle yıkıma uğratılan kuzeyde,
ordunun el koyduğu toprakların geri verilmesi, “kaybolan” yüzlerce insan
hakkında bilgi, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve yaşam koşullarının
iyileştirilmesi talebiyle aralıksız gösteriler söz konusuydu.
Kırsal bölgelerde, binlerce yoksul,
artan borçluluğu ve sübvansiyonların kesilmesini protesto etti ve temel sosyal
hizmetler talep etti.
Hükümet, bu mücadeleleri bastırmak
için, sendikaların ve sahte solcuların desteğiyle, aşırı sert temel hizmetler
yasasını kullanarak; orduyu, polisi ve çeteleri seferber ederek tepki verdi. Bu
protestolara katılanların karşı karşıya olduğu temel sorun, ezilenleri
uluslararası sosyalist bir program temelinde bir araya getirecek devrimci bir
işçi sınıfı önderliğinin yokluğudur.
Sri Lanka’daki yaygın huzursuzluk,
şu anda uluslararası ölçekte gelişen şiddetli sınıf mücadelelerinin bir
parçasıdır. İran’da kitlesel bir patlama başladı. ABD’de, Trump yönetiminin
göçmenler de dahil işçilere yönelik saldırılarına karşı mücadeleler
yoğunlaşıyor. Romanya’daki Ford işçileri ücretlerdeki ve çalışma koşullarındaki
kötüleşmeye karşı ayağa kalkarken, Fransız işçiler katı çalışma yasalarıyla mücadele
ediyor. Hindistan’da, kısa süre önce, doktorların sağlık hizmetlerindeki
kesintilere karşı ülke genelindeki protestosu ve Tamil Nadu’daki otobüs
işçilerinin grevi, Güney Asya’daki yüz milyonlarca kişilik işçi sınıfı içinde
gelişen devasa toplumsal gerilimlerin belirtileridir.
Bu altüst oluşlar, kapitalizmin
uluslararası ölçekte 2008-09 küresel mali krizinin ardından derinleşen çöküşü
eliyle körükleniyor. Bütün ülkelerdeki egemen sınıfların buna tepkisi,
toplumsal eşitsizliğin durmadan büyümesine yol açacak şekilde, toplumsal
karşıdevrimi yoğunlaştırmak oldu. Bugün dünyadaki en zengin yüzde 1, dünya
servetinin yarısına sahip.
Ekonomik çöküş, büyük güçler krizin
yükünü rakiplerinin sırtına yıkmaya çalıştıkları için, şiddetlenen jeopolitik
gerilimleri de körüklüyor. Çeyrek yüzyıldır yeni sömürgeci savaşlar yürüten ABD
emperyalizmi, küresel egemenliğini sürdürmek amacıyla Çin ve Rusya ile nükleer
bir çatışmaya hazırlanıyor. Almanya ve Japonya gibi diğer büyük güçler,
çıkarlarını savunmak için ordularını hızla genişletiyorlar.
Colombo’daki hükümet, bu jeopolitik
rekabete ve savaş yönelimine derinlemesine batmıştır. 2015’te Washington
destekli bir yönetim değişikliği operasyonuyla iktidara gelen Sirisena, Sri
Lanka’nın dış politikasını hızla ABD ile aynı eksene getirdi. Ne var ki, nakit
sıkıntısı çeken hükümet, kısa süre içinde, ABD ile Hindistan’ın, Çin ile
arasına mesafe koyması için Colombo üzerinde baskı uygulamaya devam ettiği
sırada, Pekin’den mali yardım istemek zorunda kaldı.
Sirisena-Wickremesinghe hükümetinin
krizi
Wickremesinghe’nın Ulusal Birlik
Partisi (UNP) ile Sirisena’nın Sri Lanka Özgürlük Partisi'nin (SLFP) birlik
hükümeti üç yıldır çöküşün eşiğinde. Krizin merkezinde, Sinhala, Tamil ve
Müslüman işçilerin, gençlerin ve kır yoksullarının radikalleşmesi yer alıyor.
Hükümet, acımasız kemer sıkma önlemleri uyguladığı ve demokratik hakları
bastırdığı için kitleler arasında bütünüyle gözden düşmüş durumda.
Uluslararası Para Fonu (IMF),
ekonominin kötüleşmesine karşılık olarak piyasa yanlısı yapılanma programı
dayatıyor. Sri Lanka’nın büyüme oranı geçtiğimiz yıl yüzde 4,5’ten yüzde 4’e
düştü. İhracat, küresel gerilimler ve başlıca piyasalardaki daralma nedeniyle
azalıyor. Dış borç, keskin bir şekilde artarak, gayrisafi yurtiçi hasılanın
yüzde 79’una yükselmiş durumda. Enflasyon oranı yüzde 7 ve rupinin değer
kaybetmesinden dolayı, işçilerin ve yoksulların yaşam koşullarını kemirecek
şekilde artıyor.
Koalisyon ortakları rağbet görmeyen
politikalardan birbirlerini sorumlu tutarken, hükümet içinde derin bölünmeler
ortaya çıkıyor. Sirisena’nın SLFP’si, kendisi ile ortağı UNP arasına mesafe
koymak için belediye meclisi seçimlerine ayrı olarak katılıyor; “ulusal
varlıkların satılması”ndan ve her tarafa yayılan yolsuzluktan sorumlu değilmiş
gibi davranıyor.
Wickremesinghe ise, sahtekarca,
hükümetinin, ülkeyi, toplumsal sorunların üzerine eğilecek ve bir milyon iş
yaratacak şekilde ekonomik gelişme yoluna soktuğunu iddia ederek Sirisena’ya
karşı koymaya çalışıyor.
Hükümet, aynı zamanda, SLFP’nin
rakip bir hizibine önderlik eden eski Devlet Başkanı Mahinda Rajapakse’den
gelen bir meydan okuma ile karşı karşıya. Son aylarda, Sirisena, umutsuzca
partiyi yeniden birleştirmeye çalıştı, ancak Rajapakse ile görüşmeler, SLFP’nin
UNP’den ve hükümetten kopmasını talep etmesinin ardından çöktü.
Rajapakse, o zamandan beri, hükümet
karşıtı duyarlılığı toparlamak için Sri Lanka Podu Jana Peramuna’yı (SLPJP)
piyasaya sürdü. O, Budist keşişlerin öncülüğünde Tamillere ve Müslümanlara
karşı gerici bir topluluksal kampanya temelinde, hükümetin devrilmesi çağrısı
yaptı. Rajapakse’nin hükümet ile hiçbir köklü siyasi farklılığı yoktur. O,
görevde iken, IMF’nin kemer sıkma taleplerini uygulamada en az bu kadar
gaddardı.
2015’te Sirisena’nın göreve
getirilmesini desteklemiş olan tüm siyasi güçler, şimdi hükümet ile aralarına
mesafe koymaya çalışıyor ve daha fazla sağa kayıyorlar.
Burjuva Tamil Ulusal İttifakı (TNA),
resmi olarak ana muhalefet partisi olsa da, iktidar koalisyonunun fiili
ortağıdır ve Tamiller arasında yaygın şekilde gözden düşmüştür. TNA, ordunun
savaş suçlarına yönelik uluslararası bir soruşturmanın engellenmesine yardım
etti ve kuzey ve doğu illerinin sürmekte olan askeri işgalini onaylıyor. TNA,
“Tamillerin birliği”nin “Colombo ile pazarlık” için korunması gerektiğini söyleyerek,
topluluk kartını oynuyor.
Tamil Ulusal Halk Cephesi ve Tamil
Ulusal Kurtuluş Cephesi, Tamil milliyetçiliğini kışkırtarak ve Tamillere temel
haklarını (gerçekte, Tamil seçkinlerine ayrıcalıklar) vermesi için Colombo’ya
baskı yapılabileceğini iddia ederek, TNA karşıtı duygulardan yararlanmaya
çalışıyor. Tüm bu partiler ABD desteği
için yaygara koparmakta ve jeopolitik çıkarlarını destekleyerek Washington’a
yaranmaya çalışmaktadır.
Plantasyon işçileri arasında aktif
olan Tamil partileri de farklı değil. Kendi hizipsel çatışmalarına rağmen,
hepsi Colombo’daki şu ya da bu büyük burjuva partisi ile işbirliği yapıyor.
JVP, üç yıl önce Sirisena’nın
seçilmesini desteklemişti. Bugün ise kendisini bir muhalif olarak göstermeye
çalışıyor. Onun kampanyası, hükümetin yolsuzluğuna saldırma ve “köyü
geliştirme” vaadi üzerine odaklanıyor. Gerçekteyse, JVP, birbirini izleyen SLFP
ve UNP hükümetlerini, kırdaki kitlelerinkiler de dahil yaşam standartlarına
yönelik saldırıyı derinleştirdikleri sırada desteklemiştir.
Sahte sol Nava Sama Samaja Partisi
(NSSP), UNP’nin ve mevcut hükümetin en keskin savunucularından biridir. NSSP,
“iyi yönetimi korumak için Ulusal Cephe”yi kurdu ve şimdi “hükümeti faşist
Rajapakse grubuna karşı koruma” kampanyası yürütüyor. Bu parti, işçilerin ve
öğrencilerin son grevlerine ve protestolarına, hükümetin polis devleti
önlemlerini haklı gösterecek şekilde, “sağcı komplolar” diyerek saldırdı.
Birleşik Sosyalist Parti (USP) ve
Öncü Sosyalist Parti (FSP) de, 2015’te, sözde “Rajapakse diktatörlüğü”nü
devirmek için, Sirisena’yı destekledi. Şimdi onlar, göreve gelmesine yardım
ettikleri hükümeti “diktatörlük” gerekçesiyle eleştirerek ve bir “solcu
hükümet”in kurulması çağrısı yaparak, ağız değiştiriyorlar. “Solcu hükümet”
biçiminde bir siyasi oluşumun tek amacı, kapitalizmi ortadan kaldırma yönündeki
gerçek bir işçi sınıfı hareketini engellemek olacaktır.
İşçiler ve gençler, gerekli siyasi
dersleri çıkarmalı ve yaklaşan sınıf savaşına bilinçli bir şekilde
hazırlanmalıdır. 1948’deki bağımsızlıktan beri art arda gelen felaketlerden
sorumlu olan SLFP ile UNP’nin yanı sıra onların tüm sahte sol dalkavuklarından
ve savunucularından tam bir siyasi kopuş gerekiyor. İşçi sınıfının
müttefikleri, Colombo’daki kapitalist sınıfın şu ya da bu hizibi içinde değil;
Asya’da ve tüm dünyada haklarına yönelik aynı saldırılarla karşı karşıya olan
kardeş işçiler arasındadır.
Colombo siyaset kurumunun tüm
partilerine karşı çıkan SEP, işçileri, gençleri ve kır yoksullarını kendi
adaylarına oy vermeye ve uluslararası sosyalist bir perspektif temelinde bir
işçi-köylü hükümeti uğruna mücadeleye girişmeye çağırıyor. Biz, Tamil, Sinhala
ve Müslüman işçilerin birliği için mücadele ediyor ve yalnızca işçi sınıfını
bölmeyi ve kapitalist egemenliği ayakta tutmayı amaçlayan milliyetçiliğin ve
toplulukçuluğun bütün biçimlerine karşı çıkıyoruz.
SEP’in programı aşağıdaki temel
maddelere dayanmaktadır:
Emperyalist savaşa karşı!
Sirisena-Wickremesinghe hükümeti,
emekçilerin arkasından, ülkeyi ABD’nin savaş yönelimine bağlamış durumda. ABD ve
Hindistan savaş gemileri adanın limanlarına sık sık girip çıkıyor ve ABD
Pasifik Komutanlığı Sri Lanka’nın deniz kuvvetleri askerlerini ve deniz
piyadelerini eğitiyor. Hindistan, Narendra Modi yönetimi altında, ABD’nin Çin’e
karşı stratejik hamlelerinin bir cephe devleti haline gelmiş durumda. Herhangi
bir çatışma durumunda, Sri Lanka, ABD ordusu için bir sıçrama rampası
olacaktır.
Seçimlere katılan SEP dışında hiçbir
parti, savaş tehlikesinin adını bile anmıyor. Onların hepsi, emekçileri bu tür
bir tehdidin var olmadığına inandırmaya çalışıyor. SEP, Dördüncü
Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’ndeki (DEUK) kardeş partileri ile
birlikte, emperyalist savaşa karşı uluslararası sosyalist bir işçi sınıfı
hareketi inşa etmek için mücadele ediyor.
Demokratik hakları savunun!
Sirisena-Wickremesinghe hükümeti,
emekçilere ve gençliğe karşı giderek artan oranda polis devleti önlemlerine
başvuruyor. Hükümet, işçilere karşı yalnızca mevcut olağanüstü hal yasalarını
kullanmakla kalmıyor; Terörle Mücadele Kanunu’nun yerine çok daha acımasız
yasaları geçirmeye hazırlanıyor ve web sitelerini ve sosyal medyayı sansürleme
tehdidinde bulunuyor.
Bu, uluslararası bir olgunun
parçasıdır. ABD’de, Trump yönetimi, göçmenlere karşı bir cadı avı yürütüyor ve
internet erişimine sınırlamalar getirmeye çalışıyor. Avrupa’da, İspanyol
hükümeti, Katalan kitlelerin demokratik haklarını bastırmak için dikta
anayasasına başvuruyor.
Sri Lanka’da ise, parlamento,
demokratik hakları savunmak için değil ama otokratik yönetim biçimlerini
desteklemek ve Budizmin ve Sinhala dilinin öncelikli yerini yücelten
topluluksal anayasası sürdürmek için, oybirliğiyle, sahte bir kurucu meclis
oluşturmadan yana oy kullandı.
İşçi sınıfı, dine, dile, kasta ve
cinsiyete dayalı tüm ayrımcılıklara son veren ve tüm baskıcı yasaları ve
uygulamaları ortadan kaldıran yeni bir anayasa hazırlamak üzere, doğrudan halk
oyuyla seçilmiş gerçek bir kurucu meclis çağrısı için inisiyatif almalıdır.
Bağımsız bir işçi sınıfı hareketi
inşa edin!
Sınıf mücadelesinde yeni bir
patlayıcı dönem başlıyor. Sri Lanka işçi sınıfı, kapitalist sınıfın tüm
hiziplerinden kopmalı ve krize, uluslararası sosyalizm temelinde kendi bağımsız
siyasi programı ile müdahale etmelidir.
SEP, işyerlerinde, mahallelerde ve
plantasyonlarda eylem komiteleri inşa etme çağrısı yapıyor. İşçi sınıfı,
yalnızca kendi bağımsız örgütlenmelerini geliştirerek sendikaların deli
gömleğinden kurtulabilir ve zamanla kır kitlelerinin ve gençliğin desteğini
alarak temel demokratik ve sosyal hakları için bir siyasi mücadele yürütebilir.
Hatton bölgesindeki iki plantasyonda SEP’in çağrısına yanıt olarak eylem
komitelerinin kurulması, bu tür komitelerin inşası için büyük fırsatlar
olduğunu göstermektedir.
Ekonomi, kitlelerin yakıcı toplumsal
gereksinimlerini karşılamak için tepeden tırnağa sosyalist temelde yeniden
örgütlenmelidir. Bu, arazilerin, bankaların, büyük sanayinin ve işletmelerin
işçi sınıfının demokratik denetimi altında ulusallaştırılmasını gerektirir.
Yabancı borçlar ödenmemeli ve köylülerin ezici borçları iptal edilmelidir.
Lev Troçki’nin Sürekli Devrim
Teorisi’nin öngörmüş olduğu gibi, Sri Lanka burjuvazisi, geçtiğimiz yetmiş
yılda, kitlelerin demokratik özlemlerini ve toplumsal gereksinimlerini
karşılamaktan yapısal olarak aciz olduğunu kanıtlamıştır. İşçi sınıfı, sosyalist
bir Sri Lanka ve Eelam cumhuriyeti ve Güney Asya ve Dünya Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği için mücadele ederken, temel demokratik ve sosyal haklar
uğruna yaklaşan mücadelelerin önderliğini üstlenmek zorundadır.
Devrimci partiyi inşa edin!
SEP, seçime, her şeyden önce, bu
siyasi program uğruna mücadele etmek için gerekli devrimci önderliği işçi
sınıfı içinde inşa etmek amacıyla müdahale ediyor. SEP ve onun gençlik hareketi
Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE), Marksizmin sürekliliğini
ve Ekim 1917’de dünyadaki ilk işçi devletini kuran Rus Devrimi’nin
geleneklerini temsil etmektedir.
İşçileri, kır yoksullarını,
aydınları, gençleri ve öğrencileri, kampanyamıza katılmaya, onu maddi olarak
desteklemeye ve dünya Troçkist hareketinin politika, ekonomi, toplum, sanat ve
kültür alanlarında Marksist bir çözümleme ve perspektif sağlayan yayın organı Dünya Sosyalist Web Sitesi’ni okumaya
çağırıyoruz. Programımızı ciddi bir şekilde inceleyin ve gerekli kitlesel
devrimci parti olarak SEP’in inşasına katılın.
9 Ocak 2018
-
Sosyalist Eşitlik Partisi (Sri Lanka) / 6.4.2018
-
Sosyalist Eşitlik Partisi (Sri Lanka) / 12.3.2018
-
David North / 21.12.2017