Toplumsal Eşitlik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açık talimatının ardından Boğaziçi
Üniversitesi’ndeki savaş karşıtı solcu öğrencilere yapılan polis baskınlarına
ve gözaltılara şiddetle karşı çıkar ve hükümetin bu adımlarını mahkum eder.
Baskı dalgası, 19 Mart Pazartesi günü, 25 dolayında savaş
karşıtı solcu öğrencinin, üniversite kampüsünde, Türk ordusunun ve onun vekil
gücü olan sözde Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Suriye’nin Afrin kentindeki
zaferini lokum dağıtarak kutlayan bir grup İslamcıya karşı barışçıl bir
protesto yürüyüşü düzenlemesinin ardından geldi.
“İşgalin, katliamın lokumu olmaz” pankartıyla yapılan
savaş karşıtı protestonun ardından, hükümet yanlısı İslamcı ve milliyetçi
güçler solcu öğrencilere karşı sosyal medyada ve görsel basında bir cadı avı
başlattılar. Bu arada, Erdoğan’ın yandaşlarından biri olan üniversite rektörü,
İslamcı öğrencilerin “ifade özgürlüğü”nü savunurken, savaş karşıtı eylemcileri
“teröristler” olarak suçladı.
Haberlere göre, 14 öğrenci gözaltına alındı, 10’u serbest
bırakıldı ve polis sekiz öğrenciyi daha arıyor. Şimdiye kadar gözaltına alınan
eylemcilerin çoğu, Marksist Fikir Toplulukları ile Sosyalist Emekçiler
Partisi’nden.
Toplumsal Eşitlik, bu siyasi eğilimlerle aşılmaz ve belgelenmiş siyasi farklılıklara
sahiptir. Ancak bu farklılıklar, bizim onların üyelerine ya da sempatizanlarına
karşı, en gerici dürtülerle harekete geçirilen ve temel demokratik hakları
hedef alan bu polis baskınlarına ve gözaltılara karşı çıkışımızı hiçbir şekilde
azaltmaz.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik devam eden
baskı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)
iktidarının, işçi sınıfına ve gençliğe karşı, 15 Temmuz 2016’daki başarısız
darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal altında daha da tırmandırmış
olduğu daha kapsamlı baskının bir parçasıdır.
Erdoğan, gözaltına alınan öğrencileri bizzat suçlamıştır.
Cumartesi günü partisinin Samsun il kongresinde konuşan Erdoğan, “Bu gençlik
orada lokum dağıtırken o komünist, vatan haini gençler onların bu masalarını
dağıtmaya yelteniyorlar.” diyerek, İslamcı öğrencileri bir saldırının
kurbanları gibi sunup, gerçekleri çarpıtmaya çalıştı. Cumhurbaşkanı, ayrıca, “Onların
eşkallerini belirlemek suretiyle bu üniversitede okuma hakkını vermeyeceğiz.
Üniversite terörist gençlik yetiştirmez.” sözleriyle, solcu öğrencilerin
üniversiteden atılacağını ilan etti.
Türkiye’de, hükümet yanlısı İslamcı ve Türk milliyetçisi
faşizan güçler sınırsız eylem özgürlüğüne sahipken, sosyalistlerin okullarda ve
üniversitelerde siyasi faaliyet yapması uzun bir süredir sert bir şekilde
yasaklanmış durumda ve eğer hapisle sonuçlanmazsa, okuldan atılmakla
cezalandırılabiliyor.
Türkiye işçi sınıfı ve gençliği, Boğaziçi Üniversitesi
öğrencilerine yönelik polis baskısını ve gözaltıları, AKP hükümetinin durmadan
derinleşen bir ekonomik kriz ve Suriye’deki gerici savaşı bağlamında
hazırladığı yeni bir baskı dalgasının bir diğer işareti olarak görmelidir.
İşçiler, Türkiye egemen sınıfının, siyasi olarak
Erdoğan’da cisimleşen ve İslamcı ve milliyetçi faşizan güçler tarafından
coşkuyla desteklenen savaş ve diktatörlük yönelimini yenilgiye uğratmak için, demokratik
hakların savunusuna öncülük etmeli ve gözaltına alınan öğrencilerin derhal
serbest bırakılmasını talep etmeliler.
Savaş ve diktatörlük yönelimine karşı mücadele, yalnızca,
Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) tarafından tarihsel
olarak savunulan ve geliştirilen enternasyonalist sosyalist ve devrimci bir
program temelinde başarıya ulaşabilir.
Bizler, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik polis
baskınlarını ve gözaltıları şiddetle mahkum ediyor, onların derhal serbest
bırakılmasını talep ediyor ve tüm işçileri ve gençleri, uluslararası sosyalizm
uğruna mücadelenin temel bir bileşeni olarak, savaş ve diktatörlük yönelimine
karşı mücadele etmek için işyeri ve okul komiteleri örgütlemeye çağırıyoruz.
-
WSWS Yayın Kurulu / 17.4.2018
-
Barry Grey / 16.4.2018
-
WSWS Yayın Kurulu / 14.4.2018